4857 SAYILI İŞ KANUNU VE SAİR MEVZUAT KAPSAMINDA AİLE HEKİMİNİN AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ PERSONELİNE KARŞI HUKUKİ STATÜSÜ

Aile sağlığı merkezlerinin 4857 sayılı İş Kanunu ve 5510 sayılı kanun kapsamında bir işyeri olduğu açıktır. Ancak bu işyerinin sözleşme imzalanan aile hekimine mi, yoksa yasal koşullarını belirleyen Sağlık Bakanlığı’na mı ait olacağı çözülmesi gereken bir sorun olup kıdem tazminatına ve sair işçilik alacaklarına ilişkin taleplerde sıklıkla karışıklığa yol açmaktadır.

2/14/20252 min read

Aile sağlığı merkezlerinin 4857 sayılı İş Kanunu ve 5510 sayılı kanun kapsamında bir işyeri olduğu

açıktır. Ancak bu işyerinin sözleşme imzalanan aile hekimine mi, yoksa yasal koşullarını belirleyen

Sağlık Bakanlığı’na mı ait olacağı çözülmesi gereken bir sorun olup kıdem tazminatına ve sair işçilik

alacaklarına ilişkin taleplerde sıklıkla karışıklığa yol açmaktadır.

5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 3. maddesine, 7151 Sayılı Kanunun 26. maddesi ile 05.12.2018

tarihinde eklenen 11. fıkrasında, aile hekimlerinin ferden ve müştereken personel çalıştırabileceği ve

işveren olabileceği düzenlenmiştir. Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 22/3. maddesine göre

ise, aile hekimleri, sağlık hizmetlerine yardımcı olmak amacıyla ebe, hemşire, sağlık memuru, tıbbi

sekreter gibi ilave sağlık hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik, kalorifer, sekreterya ve benzeri

hizmetler için ferden veya müştereken personel çalıştırabilir ya da hizmet satın alabilirler. Ancak, ilgili

kanunun ve yönetmeliğin aile hekimlerine verdiği bu istihdam yetkisinin aile hekimini işveren

konumuna getirmediğinin, aile hekimlerince vekaleten kullanılan bir yetki olduğunun kabulü gerekir.

4857 sayılı Kanun yönünden değerlendirmede, 5258 sayılı Kanun kapsamında aile sağlığı

merkezlerinde çalışan aile sağlığı çalışanlarının sevk ve idare yönünden aile hekimlerine bağlı olduğu

kabul edilmekle beraber, çalışma koşulları Bakanlık tarafından belirlenmektedir. Ücretlerini sağlık

müdürlerinin onayı ile devletten ödeneklerle almaktadırlar.

Aile sağlığı merkezlerindeki yerleşik uygulama incelendiğinde, aile sağlığı çalışanlarının hak kazandığı

kıdem tazminatı ve sair işçilik alacakları ödemelerine ilişkin husumetin hukuka aykırı bir şekilde aile

hekimine yöneltildiği görülmektedir.

Ticari ve mesleki faaliyette bulunmanın amacı bu yolla gelir elde etmektir. Bu bir serbest faaliyet

olarak kabul edilir ve bağımsız işyeri ve işveren olmada bir kriter olarak kabul edilir. Bir gelir elde

etme amacını taşımadan yapılan faaliyetin ticari veya mesleki olduğu söylenemez. Aile hekimleri,

çalışmaları sırasında sağlık hizmeti verdikleri kişilerden hiçbir şekilde ücret alamazlar. Bu işyerinde

çalışan aile sağlığı elemanları, sevk ve idare yönünden aile hekimlerine bağlı olmakla birlikte çalışma

koşullarının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlendiği, ücretlerini aile hekimlerinden değil aile hekimi

gibi sağlık müdürlerinin onayı ile devletten aldıkları, bu nedenle aile hekimlerinin işveren, aile

hekimliğinin Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu yönünden ayrı bir işyeri olmadıkları açıktır.

Aile hekiminin işveren vekili konumunda kaldığı, işveren olan Sağlık Bakanlığı'nın temsilcisi

statüsünde olduğu kabul edilmelidir.

Bu doğrultuda, aile sağlığı merkezi çalışanlarının hak kazandığı kıdem tazminatı ve sair işçilik

alacaklarına ilişkin husumetin sadece sevk ve idareden sorumlu işveren vekili konumunda bulunan

aile hekimine değil, işveren sıfatıyla Sağlık Bakanlığı’na yöneltilmesi isabetli olacaktır.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, her ne kadar 5258 sayılı Kanunun 3/11. maddesi kapsamında aile

hekimlerini işveren olarak nitelendirmek 4857 sayılı Kanun’nda belirtilen işveren olma kriterleri

değerlendirildiğinde tarafımızca mümkün görünmese de, bu hususta tereddütleri giderecek bir

çalışma henüz yapılmamıştır. İlgili maddenin iptaline ilişkin yapılan başvuru, Anayasa Mahkemesi’nin

E. 2019/13, K. 2021/31 sayılı ve 29/04/2021 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

İlgili içtihat:

Yargıtay 9. HD., E. 2023/13746, K. 2023/18101, T. 27.11.2023

Yargıtay 9. HD., E. 2022/7820, K. 2022/10408, T. 26.9.2022