ANLAŞMALI BOŞANMA SONRASINDA TAZMİNAT VE NAFAKA TALEPLERİ
Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinde düzenlenen anlaşmalı boşanma, evlilik birliğini en az bir yıl sürdürmüş olan tarafların boşanma, boşanmanın mali ve feri sonuçları ile çocukların durumu hususlarında uzlaşıp bir protokol imzalamak suretiyle mahkemeye başvurmalarını ifade eder.
2/14/20253 min read
Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinde düzenlenen anlaşmalı boşanma, evlilik birliğini en az
bir yıl sürdürmüş olan tarafların boşanma, boşanmanın mali ve feri sonuçları ile çocukların durumu
hususlarında uzlaşıp bir protokol imzalamak suretiyle mahkemeye başvurmalarını ifade eder.
Hakim, tarafların hazırladığı protokolü uygun bulduğu takdirde boşanma gerçekleşir ve evlilik birliği
tarafların ortak iradesiyle sonlanmış olur.
Anlaşmalı boşanma protokolünün zorunlu unsurları; maddi ve manevi tazminat, yoksulluk
nafakası, velayet, çocukla kişisel ilişki ve iştirak nafakasıdır. Bu unsurlardan herhangi biri hakkında
tarafların anlaşmaya varamaması durumunda, anlaşmalı boşanma mümkün olmamakta ve dava
çekişmeli olarak devam etmektedir. Taraflar arasındaki malların paylaşımı, ziynet eşyaları,
yargılama giderleri ve avukatlık ücreti gibi hususlar protokolün zorunlu unsurları olmayıp yine de
bu noktalarda da anlaşmaya varılarak daha sonradan ortaya çıkabilecek anlaşmazlık ve
uyuşmazlıkların önüne geçilmesi tarafların yararına olacaktır.
Anlaşmalı boşanmaya ilişkin protokolün titizlikle tanzim edilmesi, boşanmanın hukuki, mali ve feri
sonuçlarının ayrıntılı olarak düzenlenmesi tarafların ve varsa müşterek çocukların haklarının
korunması bakımından oldukça önemlidir. Ancak taraflar, boşanma sürecinin yol açtığı psikolojik
ve duygusal yükün getirdiği dikkatsizlikle birtakım talepler bakımından asıl istek ve iradelerini göz
ardı etmiş olabilmektedirler. Bu minvalde eksiklikler daha çok tazminat ve nafaka hususlarına
ilişkin olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde talep ve kabul edilmeyen maddi/manevi tazminat, boşanmaya
bağlı tazminat talepleri hakkında nihai bir karar verildiğinden ve anlaşmalı boşanma davalarında
eşler boşanma ve boşanmanın ferileri konusunda anlaşmış oldukları gibi birbirlerine herhangi bir
kusur izafesinde bulunmadıklarından, buna bağlı olarak da yeniden kusur araştırması yapılmasının
mümkün olmaması nedeniyle anlaşmalı boşanma sonrasında tazminat davası açılması mümkün
değildir. Yargıtay 2. HD., 2014/16344 E., 2015/269 K., 13.01.2015 T. sayılı kararı doğrultusunda,
protokolde tazminat haklarının saklı tutulması da durumu değiştirmeyecektir. Tazminat haklarının
saklı tutulması, bu husustaki ihtilafın devam ettiğini ve bu ihtilafın çözümünün ileriye bırakıldığını
gösterir. Dolayısıyla, tazminat hakları saklı tutulmak suretiyle anlaşmalı boşanma söz konusu
olamaz.
Ancak, nafakaya ilişkin talepler kapsamında durum farklıdır. Anlaşmalı boşanma davasında
taraflar, varsa müşterek çocuklarının velayetinin hangi tarafta kalacağı, velayet hakkı kendisine
bırakılmayan tarafın müşterek çocukla kişisel ilişki tesisi ve nafaka hususlarında anlaşma
sağlamalıdır.
Nafaka türlerine kısaca değinmek gerekirse; Velayet kendisine bırakılmayan eşin, müşterek
çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderleri için gücü oranında aylık ödemesi gereken paraya iştirak
nafakası denir. Yoksulluk nafakası ise, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafa, boşanmada
kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer tarafça ödenen nafakadır. Tedbir nafakası, anlaşmalı
boşanmaya kıyasla daha uzun süren çekişmeli boşanma davalarında karşımıza çıkmakta olup
boşanma davası sürerken eşlerden birinin yoksul duruma düşmesi halinde kişiye verilen nafaka
türüdür.
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesine göre boşanma durumunda velayet kendisine verilmeyen
eş, müşterek küçük çocuğa bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu
husus kamu düzenine ilişkin olup tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. İştirak nafakası her an
doğup işleyen haklardandır.
Çocuğun üstün yararı gözetildiğinde, iştirak nafakasının müşterek çocuk lehine hükmedilen bir
nafaka olması sebebiyle çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak adına bu haktan feragat edilmiş olsa dahi,
anlaşmalı boşanma sonrasında çocuk lehine iştirak nafakası talep edilebilir. Bununla beraber,
müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesi dahi velayet kendisine verilmeyen tarafı iştirak
nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacaktır (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2017/2613 E. 2019/1191 K.)
Anlaşmalı boşanma protokolünde talep edilmeyen yoksulluk nafakasının akıbeti iştirak
nafakasından farklıdır. Protokolde karşı taraftan yoksulluk nafakası istenmediğini beyan eden eş,
yoksulluk nafakası talebinden feragat ve diğer tarafı ibra etmiş sayılacağından anlaşmalı boşanma
sonrasında bu hususa ilişkin talep ve dava hakkını kaybedecektir.
Koç Hukuk & Danışmanlık | Hukuki Çözümleriniz İçin Güvenilir Destek
📍 Adres: Hacı Bayram Mah., Sanayi Cd., Ulus İş Hanı No:6/303, Altındağ/Ankara
📞 Telefon: +90 505 279 50 67
📩 E-posta: av.aysenurbanukoc@gmail.com
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
Güncel Hukuki Bilgiler İçin Bültenimize Abone Olun!
© 2024 Koç Hukuk & Danışmanlık. Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarımı & Geliştirme: siteforgeart.com | Gülşah Dilek Şengül